17 Kasım 2010 Çarşamba

huri dili

hurri dili

Hurrice, M.Ö. 2300 ile M.Ö. 1000 yılları arasında Önasya ve Mezopotamyanın kuzeyinde Hurriler ve Mitanniler tarafından konuşulmuş izole bir bitişken dil.

Hurri dili Hitit metinlerinde Hurlili olarak geçmektedir.
MÖ III. bin yılın son yüzyıllarında Hurriler, coğrafi olarak Kuzey Mezopotamya ovasına ait olan Mardin bölgesinde bulunuyorlardı. Bu semitik ve Hint-Avrupalı olmayan etnik grubun, Doğu Anadolu Dağlarını aşarak Anadolu’ya gelmiş oldukları genellikle kabul edilen bir görüştür.
MÖ II. bin yılın başlarında Hurriler, Güney Anadolu ve Kuzey Mezopotamya’ya dalgalar halinde yayıldılar.
Daha sonra, MÖ 1500-1400 yılları arasında kalan “Karanlık Çağ” da, Kilikya, Toros ve Anti-Toros (MÖ II. bin metinlerindeki Kizzuwatna) bölgelerine süzülmüş oldukları kabul edilmektedir.
Hurca metinler, Urki (MÖ 2300, Mardin bölgesi), Mari (MÖ 18.yüzyıl, Orta Fırat bölgesi), Amarna (MÖ 1400, Mısır), Boğazköy (Hitit İmparatorluk dönemi) ve Ugarit (MÖ 14. yüzyıl, Kuzey Suriye kıyısı) gibi değişik kentlerde bulunmuştur.
Mensup olduğu dil ailesi tespit edilmiş değildir.

Urartu dili, Hurca’nın geç bir dönemde kullanılan bir diyalekti değildir. Onunla ortak bir atadan gelmesine rağmen, ondan tamamen ayrı bir dildir.
HURRİ(CE)-URARTU(CA) İLİŞKİSİ:
Filolojik kaynaklardan bahsederken üzerinde durmamız gereken en önemli konu, Doğu Anadolu’nun yüzyıllar boyunca etnik bütünlüğüne hakim olmuş Hurri Egemenliği’dir. Zaten dilbilimsel temellerde Hurrice (Hurca)-Urartuca bağlılığı çok önceden ortaya konmuş bir gerçektir. Hurrilerin yalnızca Doğu değil, bütünüyle Anadolu’nun en eski halklarından biri olduğunu biliyoruz. Örneğin, Kültepe tabletlerindeki unvan (appellatif) adlarının incelenmesi, Anadolu’da ‘Demir Çağı’nda hakimiyet kurmuş birkaç halktan birinin Hurriler olduğunu göstermiştir. Tabletlerde görülen diğer ünvanlar, tanrı, şahıs ve yer adları ise Asur, Hatti ve Luvi uygarlıklarına aittir. Anadolu’nun çeşitli uygarlıklarına ait yazılı kaynakların bir başka önemi de bu adların sınıflandırılması sonucu Anadolu halklarının kökenlerinin de aydınlatılabilmesidir. Ünvan, tanrı-tanrıça, şahıs ve yer adları başlıca 3 grupta toplanabilmektedir:
1. Asya kökenli isimler 2. Hind-Avrupa kökenli isimler 3. Sami isimler
Hattice ve Hurca şahıs adları birinci gruba dahil edilmektedir. Prof. Afif Erzen’e göre, kuzeyde Kafkasya’dan, batıda Malatya-Elazığ bölgesine, güneyde Kuzey Suriye ve doğuda da Urmiye Gölü’ne kadar uzanan geniş coğrafi alanda yapılan arkeolojik araştırmalar, bölgede M.Ö. 4 bin yıldan itibaren çok kuvvetli bir kültür birliğinin varlığını ortaya çıkarmıştır. Bu kadar geniş bir alana yayılmış olan ‘Erken Bronz Çağı’ kültürüne, onu yaratanların Hurriler olması nedeniyle ‘Erken Hurri Kültürü’ adı verilmiştir. Ve bu kültür daha sonra güçlü bir Urartu Krallığının doğmasını sağlamıştır. Ancak Hurca konuşan halkların M.Ö. 3 binin ortalarında Asya’nın batısı ve Doğu Anadolu bölgesinde geniş bir alanda yerleşik durumda olduklarını bilmemize karşın, kuzey ve doğudaki yayılım alanlarını tam olarak kestirmek zordur. Ancak tabletlerde mevcut yer, tanrı-tanrıça ve şahıs adlarının incelenmesi sonucunda söz konusu alanın güneyde Hama ve Kerkük’ten kuzeyde Güney Kafkasya’ya kadar uzandığı söylenebilir. Dr. Güneri’ye göre Proto-Urartu beyliği olarak kabul edilen kuzeydeki Diaohi Krallığı ile yazımın başında bahsettiğim Van Gölü çevresindeki Uruatri ve Nairi Beyliklerine ait şahıs (kral, prens, bey), tanrı-tanrıça ve bölge (kent, kasaba, ırmak, dağ v.b.) adları Hurrice’dir.
Hurca ile Urartuca’nın etnik ve kökensel bağları incelendiğinde, linguistik yapıları temelinde ortak noktalar belirlenmiştir. Hurri dili, Asya dillerinden (kimilerine göre Kafkas dil grubundan) olan Ön-Hattice ve Türkçe’de olduğu gibi ‘aglutine’ (iltisaki, eklentili) bir dildir. Yani bu dillerde cümleler anlamlarını kelime sonlarına peş peşe getirilen soneklerle bulmaktadır. Bu özelliği ile Ural Altay dillerine büyük bir benzerlik göstermektedir. Hurriler konusunda değerli eserler vermiş Prof. Dr. Ahmet Ünal’ın ifade ettiği gibi, Hurri dilinin Türk dilleriyle olan benzerliği, ortak kelime hazinesinden çok, dillerin yapısıyla ilgilidir. Önceleri dilbilimciler Urartuca’nın, Hurri dilinin geç diyalektiği olduğunu ileri sürdüler. Fakat daha sonra yapılan ayrıntılı incelemeler, Urartuca’da dil gelişiminin doğrudan Hurca’ya bağlanamayacağını, bu iki dilin köken olarak aynı kaynaktan gelmekle birlikte, gelişimleri sırasında farklı yönler izlediğini ortaya çıkarmıştır. En azından bilimadamlarının büyük bir çoğunluğu böyle demektedir. Dolayısıyla öncü dil olan Proto-Urartuca ve onu izleyen Urartuca da Doğu Anadolu’nun yerli halkları içinde konuşulan dillerdir. Ve bunların Hurri köklerine şu ya da bu şekilde bağlı olduğu kabul edilmelidir.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Urartu ve Hurri panteonu da aynı kaynaktan gelmektedir. Örneğin Urartuların baş tanrılarından Teişeba, Hurrilerin baş tanrısı ve fırtına tanrısı Teşup ile aynıdır. Keza eşleri de aynı tanrıçalardır. Prof. Müller, ‘The Loom Of History’ kitabında bu konuda şunları söylemektedir: “Küçük Asya’nın doğusunda, Hurri tanrılara tapan ‘Urartu Krallığı’ adıyla bir uygarlık doğmaktaydı. Dilleri Hurca’ya akrabaydı. Mimaride ve metal işciliğinde en yüksek seviyeye ulaşmışlardı.” Bu konuda ayrıntılı bilgileri ‘Urartularda İnanç’ bölümünde vereceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder